top of page
bozdag2.jpg
efeler yolu logo tasarımı transparan fon

Bozdağ başını almış duman,

Dağılır bulutlar savrulmuş harmandan,

Bozdağ aşkını haykırır karşı dağa,

Atını binmiş Çakıcı efem Pangallı’dan geçer, 

Amansızca bakar Sarıçay’dan aşağıya

Dile gelir Tmoloslar Messogis’e karşı,

İncir ve zeytin kokulu yemyeşil Kilbianon’da çanları susmaz kervanların,

Sardis’den gelir tüccarlar Hypaipa’ya,

Zaman ötesinden gelir kökboyası ustaları, saraçlar ve sayacılar,

Bir ağırşağa ilişmiş ve bir ipeğe desen olmuş mitolojik güzellikler,

Tüter bacalar taze ekmek kokusuna karışmış odun isiyle, 

Karıncalı dağa karşı zaman durur yiğitler,

Çatal olur efelerin yüreği, bir yerde yaman bir yerde aşık,

Aşıklar söyler dillere destan ezgileri,

Konuşur Küçük Menderes’in kadim değerleri,

Bir mermer ustası çıkar Lübbey’den aşağı,

Uzatır Lidya’dan elini Osmanlı’ya,

Hergün doğar ve batar güneş bu zaman tünelinde.

Yürürsün Efeler Yolu’nda her noktası, köşesi gizemli,

Bu mısralara düşen değerler çıkar karşıma alır benden beni…

Kah atar kalbim bir efe gibi, kah sever gönlüm bir mecnun misali.

 

Çocukluğumun gizemini ve nostaljisini dile getiren bu mısralardır. Ödemiş’te dünyaya gözünü açan bir çocuğun ilk fark ettiği şeylerdendir Bozdağlar ve Aydın dağları. Büyüdükçe, yüreğimizde ve sevgimiz de büyüdü bu güzel coğrafyada. Yıllar önce okuduğum lisenin bahçesinden bakardım gelin gibi duvağını çekmiş Bozdağ doruğuna. Işık vurdukça parlardı gün boyu. Akşamüstü kızıl-pembe bir pamuk helva olurdu. Bir gün coğrafyacı olup bu yerleri gezeceğimi bilmeksizin çok gezdim kadim dağlarda. Efeleri tanıdım köylerinde. Zaman zaman Subatan düdenine indim, bazen de Bozdağ doruğuna tırmandım gizem ve macera dolu yıllarımda. Hiç unutmam canım dayımla şakalaşmalarımız ve coşkumuzla dolu dolu çıkardık zirveye ve bakardık bir Efe gibi tüm aleme. Gençlik işte… Hey hat bir gün Ege Üniversitesi’nden mezun olan bir coğrafyacı olarak çıktığım iş hayatım önce Bozdağlara bir kitap sonra Küçük Menderes ovasına bir tez yazma fırsatı verdi. Bu kez kayalarına, yer şekillerine, sularına, toprağına ve bitkilerine bakmayı öğrendim.

Yıllar su gibi geçerken önceleri gizem dolu bulutların arasından gördüğüm Bozdağlar ve Aydındağları bir sabah iş yerimin kapısını çalan bir kadim arkadaşım ile yeniden anlam kazandı. Özgür hocanın gelişi Küçük Menderes’in kadim coğrafyasını yeniden özümseme ve soluma fırsatını yarattı. Beraber karış karış dolandık dağını, yaylasını ve derin vadilerini. Dostum bana düşüncesini hayalini anlattığında gençliğimde yitirdiğim heyecanımla beni kavuşturdu. Bu gizemli coğrafyayı yaşayan en az 8500 yıllık kültürler, efelerin gözlerinden bu ovaya bakanlar hep şahit olmuşlardı tarihe ve coğrafyaya. Bu kez bizler çıkacaktık Efeler’in yoluna, Aydın dağlarına ve Bozdağlara. Yıllanmış bir şarabı yudumlarcasına özümseyecektik bu kadim ve gönençli coğrafyayı. Bu heyecanla değişen doğal çevreyi ve bu çevrede yaşayan kültürlerin doğal çevre ile etkileşimini ortaya koymayı hedefledik. Ortaya çıkan Efeler Yolu projesine bir nebze katkımız olsun diyerek Efeler Yolu rotasının tüm fiziki coğrafyasını, eski coğrafyasını ve jeoarkeolojisini araştırdık. Yaz, kış demeden bu coğrafyanın her mevsimde her anına şahit olmaya çalıştık.

Efeler Yolu Bozdağların ve Aydın dağlarının sunduğu yeryüzü şekilleri ve doğal çevre özellikleri ile anlam kazanan bir rotadır. Bu rotada doğa ve doğanın içindeki insan adeta bir zaman makinesinden geçer gibi önümüze çıkar. Bir dağ eteğinde Neolitik-Tun Çağı sakinleri, bir yaylada Lidya, bir vadide Bizans, bir köprüde Osmanlı, bir camide Aydın oğlu Mehmet bey çıkar karşımıza. Her biri efelerin gözüyle yiğitliğin harman olduğu bir coğrafyayı sunar. Naçizane bendeniz bu coğrafyayı yaşamış, ilmik ilmik motiflermişçesine tam 26 yıl boyunca çalışmış biri olarak bu güzelliklerin Efeler Yolu’nu her yürüyen katılımcının da yaşamasını arzu ederim. Bu hayallerim Efeler Yolu projesindeki akademisyen dostlarımın imece usulü emeği ile adeta bir bağ bozumu şenliğine dönüştü. İşte bu bilimsel şenlik Efeler Yolu projesidir.

Bu proje doğal ve kültürel değerlerin envanterini ortaya koymayı, yaşayan sakinlerin bu değerleri sahiplenmesine yönelik olarak onların da bu çalışmada var olmalarını hedeflemiştir. Topyekün koruma ve yaşatma prensibi ile adeta kırsal farkındalığın artırılmasına dayalı bir kalkınma misyonu üstlenmiştir. Çabalar bereket ve bolluğun anlam kazanmasını, kadim değerlerin geri kazanılmasını ve sürdürülebilir uygulamalarla Efeler Yolu yürüyüş rotasının Londra’dan Kudüs’e kadar uzanan bir uluslararası ağda küresel ölçekte yerini bulmasını sağlayacaktır. Bu coğrafya’da gözümü açtım, yine bu alanda tarihe tanıklık ederek bu güzel proje ile heyecan duymaya devam edeceğim için şanslıyım. Yerelden, ulusala ve küresele büyüyecek bu emekler için öncelikle bu rotada yaşayan insanlarımıza, tüm proje ortaklarına ve özel olarak Özgür hocanın şahsında tüm Efeler Yolu ekibine şükranlarımı sunarım. İyi ki varsınız ve iyi ki böyle anlamlı çabalar ile güzellikleri birlikte yaşadık. Son olarak Bozdağ doruğunun (2159 m) güneyinde Kemer yaylası üzerinde bir Ağustos günün sıcaklığında içtiği harika suyun ve başına konan bülbülün bana seslendiği gibi bu kadim coğrafya tarih, kültür ve bereket fısıldıyor. Efeler Yolu’nu yürüdükçe ve keşfettikçe bu fısıltıları sizler de duyacaksınız, keşfedeceksiniz ve kapılacaksınız. Yürümeyi ertelemeyin dostlar, herkesi bekliyoruz.

Serdar Vardar
bottom of page